Salı, Mayıs 29, 2018

Bir öz-eleştirinin arka planı

Geçen yaz yayınlanan bu eleştiri, asırlardır aynı kalan insani zaaflarımızın kapsamlı bir özeti oldu. Allah korusun... Hepsine birlikte bakınca, yazarın amacının ipuçları vererek okuyucu araştırmaya sevk etmek olduğu görülüyor. Bu araştırmanın sonunda, hemen her satırın bir ayete atıf yaptığını bulduk:

[Ayetleri Iqra yazılımında görmek için ayetin numarasına dokunun]

Kimimiz terk etti tepeyi, ganimetlerin peşinden koşup gittik. Ne zafere ulaşabildik, ne de ganimet toplayabildik...

3:155 (Uhud'da) iki ordu karşılaştığı gün, sizi bırakıp gidenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan (yerlerinden) kaydırmıştı. Yine de Allah onları affetti. Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, halîmdir. [Uhud'un siyer kitaplarındaki hikayesi en sondaki linkte]



Kimimiz karaya çıkınca Allah’ı unuttu... Ne gemide verdiğimiz sözü tutabildik ne de karada adam gibi durabildik...

31:32 Dağlar gibi dalgalar onları kuşattığı zaman, dini tamamen Allah'a has kılarak (ihlâsla) O'na yalvarırlar. Allah onları karaya çıkararak kurtardığı vakit içlerinden bir kısmı orta yolu tutar.


Kimimiz bahçe sahiplerinin imtihanına tutuldu... Kimse görmeden toplayacaktık mahsulümüzü. Büyük bir musibete duçar olduk. Ne mahsul toplayabildik, ne de kimse gördü bizi...

68:25-27 (Evet, yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler. Fakat bahçeyi gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız! dediler. Yok yok, doğrusu biz mahrum bırakılmışız!


Kimimiz amansız bir “vehn” hastalığına yakalandı bu yolda... Dünya sevgisi ve ölüm korkusu kapladı yüreklerimizi.

3:14 Nefsani arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer, Allah'ın katındadır.

Bir adam: "Vehn nedir ya Rasûlullah?" diye sorunca: "Vehn, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir." buyurdu.  (bk. Ebu Davud, Melahim, 5)


Kimimiz Tâlut ordusunun imtihan edildiği nehirle imtihan edildi yolda... Bir avuç içmemiz gereken nehirden kana kana, tıksıra tıksıra içtik... Ne sabit kalabildi ayaklarımız, ne de gökten sabır yağdı üzerimize...

2:249 Tâlût ordu ile hareket edince, "Şüphesiz Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim ondan içerse benden değildir. Kim onu tatmazsa işte o bendendir. Ancak eliyle bir avuç alan başka." dedi. İçlerinden pek azı hariç, hepsi ırmaktan içtiler.


Kimimiz Samiri’lerle karşılaştı yolda... Buzağıların peşine takılıp gittik... Sahte böğürtülerin, göz kamaştıran parıltıların büyüsüyle yoldan çıktık.

20:88 Bu adam, onlar için, böğürebilen bir buzağı heykeli icat etti. Bunun üzerine: İşte, dediler, bu, sizin de, Musa'nın da tanrısıdır. Fakat onu unuttu.


Kimimiz Züleyha’lara rastladı yolda... Nefsimizin ardına düşüp gittik. Ne Yusuf olabildik ne de "ben Allah’tan korkarım" dedik...

12:23 (Yusuf) “Allah'a sığınırım. Çünkü O (Allah) benim Rabbimdir, yerimi güzel kılmıştır. Şüphesiz zalimler kurtuluşa ermez” dedi.


Kimimiz Salebe’lere katıldı yolda... Dava için çıktığımız yolda davarların peşine takılıp gittik. Vadi dolusu mallar doyurmadı gözümüzü...

9:75-76 Aralarında: "Allah bize bol nimetinden verecek olursa, and olsun ki sadaka vereceğiz ve iyilerden olacağız" diye O'na and verenler vardır. Allah, lütuf ve kereminden onlara verince, onda cimrilik ettiler ve yüz çevirerek dönüp gittiler.


Kimimiz Kuzman’lara dönüştü yolda... Nice Uhud’lar gördük amma, desinler, görsünler, bilsinler, sevsinler, övsünler diye savaştık...

Sahabeler, bundan sonra, Resûl-i Kibriya Efendimizin sözünün hakikatini anladılar. Kuzman’ın bunca kahramanlığı ve fedakârlığı, Allah yolunda, Allah için değil de, kavminin ve kabilesinin şan ve şerefi ile Medine’deki hurmalıkla­rını korumak uğrunda gösterdiğini öğrendiler. [uzunca bir metin, Okçular Tepesi de burada anlatılıyor]


Allah’ın rızasından başka kaybedecek bir şeyi olmayanlardık yolun başında... Şimdi ellerimizde kaybetmekten korkacağımız çok şey var amma her şeyimiz olan “o bir şeyi” kaybettik sonunda...

Kaynak
* "Okçular Tepesini Terk edenlere...", Abdülaziz Kıranşal, 17 Ağustos 2017
* Resim: "Bir Ömür Okçular Tepesi", Senai Demirci, 31 Ekim 2012