Çarşamba, Mart 29, 2006

İpliğini Bozup Çözen

Nahl suresinde enteresan bir temsil geçer. Benzeyen, gücü çoğaldığı için haksız yere sözünden dönen insanlardır. Benzetilense ipliğini sağlamca eğirip büktükten sonra, bozup çözen kadın...

"Siz onlar gibi olmayın", buyrulur:

16:92. Siz bir topluluğun, diğer bir topluluktan (sayı ve malca) daha çok olmasından dolayı (haksızlık yapmak için) yeminlerinizi, aranızda bir hile vasıtası edinerek, ipliğini sağlamca eğirip büktükten sonra, bozup çözen (ahmak kadın) gibi olmayın.

Söz bizim yolumuzda çok mühim bir araç. Söz vermek oyuncak edilecek bir iş değil. Güven duygusu her yerde ve her zaman esas. Ancak bugün olduğu gibi, o günde de güç kazandıkları zaman sözlerinin ardında durmaktan vazgeçenler, sözü gücün emrine verip, menfaatlerin peşinde koşanlar olmuş ve olacak.

İşte o kimselerin hâli her yönden enteresan birine benzetiliyor: İpliğini iyice eğirip katladıktan sonra geri çözen kadına. Burada birkaç yönlü bir teşbih var. Bir yanda istikametsizlik ve hamakat, öte yanda güçlü olanın hileye tenezzül etmesinden kaynaklanan acziyet.

Halbuki;

16:92. (...) Allah, bununla sizi imtihan etmektedir.
Hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri (Allah) kıyamet gününde elbette size açıklayacaktır.


Kıyamet günü gerçekten çok ilginç bir gün olacak. Herşey açığa çıkacak.

Perşembe, Mart 02, 2006

Rahman'ın kullarından olmak

Bugün sabah namazında Furkan Suresinin sonu okundu.
Ne kadar etkili ayetler, ne kadar düşündürücü cümleler.

"Rahman'a secde edin" dendiğinde "Rahman da ne" demişler.
"Senin emrettiğine mi secde edeceğiz?"
Kibire ve nefrete bakın, "kim" bile demiyor, "Rahman ne" diyor.
İnananlar ise bunu duyunca hemen secdeye kapanıyor.

Sonra Rahman'ın yaratma özelliği anlatılıyor:
tebârekellezî ca'ale fis-semâi burûcen
25:61 ne yücedir O, gökte burçlar yapmış,
veca'ale fîhâ sirâcen veqameren munîrâ
bir lamba (güneş) ile nur saçan ay yapmış

vehuvellezî ca'alel-leyle ven-nehâre hilfeten
62. gece ile gündüzü birbiri ardınca getirmiş,
limen erâde ey-yezzekere ev erâde şukûrâ
öğüt almak veya şükretmek dileyenler için

Rahman'ın kullarına sıra geliyor, onların özellikleri sıralanıyor.
Önce terhib kısmı var, Cehennem ile korkutup Rahman'a hoş
gelmeyen ameller sayılıyor. Kat kat azaptan bahsediliyor.

Ancak tevbe kapısı hep açık:
illâ men tâbe veâmene ve'amile 'amelen sâlihan
70. tevbe eden, inanıp yararlı iş işleyenler hariç
feulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât
Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir.
Sadece affedip silmekle kalmıyor, bir de kötülükleri iyiliğe çeviriyor.

Sonra da tergib, Cennet ile müjdeleme.
76. Orada temellidirler. Orası ne güzel bir yer ve ne güzel durak

Nihayet surenin son ayeti: "Duanız olmasa Rabbim sizi ne yapsın." Bu da imtihan sırrı olmalı, kul darda kalacak ki halis dua edebilsin.