Cuma, Ekim 28, 2005

Fırsatı Kaçırmayalım

Bugün Ramazan'ın son Cuma'sı. Fırsatı kaçırmayalım.
Bugün vermek çok kârlı. Hem Ramazan, hem de Cuma.
İhtiyaç sahipleri cami kapısında olacaklar. Elleri boş kalmasın.

2:271 Sadakaları açıkça verirseniz o ne güzel!
Eğer onları yoksullara gizlice verirseniz sizin için daha iyi.


innellezîne yetlûne kitâballahi veaqâmus-salâte
35:29 Allah'ın Kitabını okuyanlar, namazı kılanlar,
veenfaqû mimmâ razaqnâhum sirren ve'alâniyeten
kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık sarf edenler,
yercûne ticâreten len tebûr
tükenmeyecek bir kazanç umarlar.

İstemeye utanan, görünmeyen ihtiyaç sahiplerini de arayalım.
2:273 Sen onları simalarından tanırsın; onlar, yüzsüzlük
ederek insanlardan (bir şey) istemezler.


ellezîne yunfiqûne emvâlehum
2:274 Mallarını (başkaları için) sarf edenler
bil-leyli ven-nehâri sirren ve'alâniyeten
gece ve gündüz, gizli ve açık
felehum ecruhum 'inde rabbihim
onların mükafatları Rablerinin yanında
velâ havfun 'aleyhim velâ hum yahzenûn
onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir

Bugün Ramazan'ın son Cuma'sı.
Mubârek olsun. Bereketli olsun.

Pazar, Ekim 23, 2005

Neden Gökkuşağı?

Gökkuşağı

Neden hep ağaçlar ve kuşlar,
neden çiçekler ve yağmurlar,
neden güneş, ay ve yıldızlar,
neden mevsimler ve asırlar,
neden gökkuşağı ve dağlar..
diyorsanız, iyice kulak verin:

inne fî halqis-semâvâti vel-ardi
3:190 Göklerin ve yerin yaratılışında,
vahtilâfil-leyli ven-nehâri
gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde
leâyâtin liulil-elbâb
özlü kişilere şüphesiz âyetler, deliller vardır.

ellezîne yezkurûnallâhe
3:191 onlar ki Allah'ı anarlar
qiyâmen vequ'ûden ve 'alâ cunûbihim
ayaktayken, otururken, yan yatarken
veyetefekkerûne fî halqis-semâvâti vel-ard
göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler
rabbenâ mâ halaqte hâzâ bâtilen
Rabbimiz, bunu boşuna yaratmadın,
subhâneke feqinâ 'azâben-nâr
subhâneke, bizi ateş azabından koru

Çünkü tefekkür bunlarla başlar.

Ömer Nasûhî Bilmen'in zarîf ve latîf ifadesiyle:

Şu göklerden, bu yerlerden, bütün zerrât-ı âlemden
Senin ulvîyet-ü kudsîyenin Yârabbi, zâhirdir
Enîn-i kalb-i uşşâkın, bütün âhengi enhârın
Bütün feryâdı murgânın Senî tesbîhe dâirdir

El-hâk, öyledir... Âşıkların kalplerinin âhları da, ırmakların âhengi de, kuşların tüm feryâdı da ancak O'nu tesbihe dairdir.

Cuma, Ekim 21, 2005

Namaz Vakitlerini Nasıl Bilirsiniz?

Namaz vakitlerinin sınırları açısından İbn-i Abbas'ın (ra) rivayet ettiği mühim bir hadis-i şerif vardır:

229. Cibril bana, Beytullah'ın yanında, iki kere imamlık yaptı.
Bunlardan birincide öğleyi, gölge ayakkabı bağı kadarken kıldı.
Sonra ikindiyi, her şeyin gölgesi kendisi kadarken kıldı.
Sonra akşamı, güneş battığı ve oruçlunun iftar zamanı kıldı.
Sonra yatsıyı, ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolunca kıldı.
Sonra sabahı, şafak sökünce ve oruçluya yemek haram olunca kıldı.

İkinci sefer öğleyi, herşeyin gölgesi kendisi kadar olunca kıldı.
Sonra ikindiyi, herşeyin gölgesi kendinin iki misli olunca kıldı.
Sonra akşamı, önceki vaktinde kıldı.
Sonra yatsıyı, gecenin üçte biri gidince kıldı.
Sonra sabahı, yeryüzü ağarınca kıldı.

Sonra Cibril (as) bana yönelip:
"Bunlar senden önceki peygamberlerin (as) vaktidir.
Namaz vakti de bu iki vakit arasında kalan zamandır!" dedi.

Tirmizi, Salat 1, (149); Ebu Davud, Salat 2, (393)

Namaz vakitlerini belirleyen bu hadisten üç önemli ders alıyoruz: Birincisi, bu vakitleri bilmek için takvime, hesaba gerek yoktur, güneşe bakan herhangi birisi kolayca karar verebilir. Ayları ve vakitleri belirlemek, hesap bilmeyenlere göre tarif edilmiştir. Hesap ancak bunu kolaylaştırmak içindir, zorluk için değil.

İkincisi, bir namazın vakti, bir sonraki ezana kadar devam etmez. Aksi düşünce ile, ikindiyi ve akşamı çok geciktirebiliyoruz. İkindi vakti gölgeler uzayınca biter, akşam ezanında değil. Akşamın asıl vakti de batıdaki kırmızılık kaybolunca geçer, yatsı ezanına kadar sürmez.

Üçüncüsü, namaz vakitleri dakika mertebesinde hassas değildir. Bunun üç istisnası var:
  • Sabahın son vakti, güneşin doğuşu
  • Öğlenin ilk vakti, güneşin ortada olduğu an
  • Akşam vakti, güneşin batışı
Bu üç vaktin hassasiyeti, astronomik ölçülerle dakika mertebesinde olmakla birlikte, gene de takvimlerde 5-7 dakika arasında bir temkin süresi bırakılır.


Şimdi de namaz vakitleri konusundaki ayetlere bakıp, ilk ayetin gece namazı olduğunu bir kere daha hatırlayalım:

yâ eyyuhel-muzzemmil
73:1-4 Ey örtünüp bürünen!
qumil-leyle illâ qalîlâ
gece kalk, birazı hariç,
nisfehû evinqus minhu qalîlâ
yarısında, ya da biraz azalt,
ev zid 'aleyhi verettilil-qur-âne tertîlâ
ya da çoğalt, ve ağır ağır Kur'an oku

Henüz ortada Kur'an yokken "Kur'an oku" deniyor! Geleceğe yönelik bir emir, belki de bize söyleniyor.

veaqimis-salâte tarafeyin-nehâri vezulefen minel-leyl
11.114 Gündüzün iki tarafında ve gecenin yakınlığında namaz kıl

Bu ayetle üç vakit namaz farz oluyor: Sabah, akşam, gece. "Gündüzün iki tarafı" belli ki alacakaranlık, sabah ve akşam. Miraca kadar üç vakit namaz bu şekilde devam etmiş.

17:78 aqimis-salâte lidulûkiş-şemsi ilâ gasaqil-leyli
Güneşin (batıya) yönelmesinden gecenin kararmasına kadar namaz kıl
vequrânel-fecr, inne qurânel-fecri kâne meşhûdâ
bir de fecir Kuran'ı. Muhakkak fecir Kur'an'ına şahitler var.

Isrâ suresindeki bu ayetin ilk yarısı dört vakti emrederken, ikinci yarısı "fecir Kur'an'ı" diyerek namaz ve okuma kavramlarını en bereketli bir vakitte birleştiriyor. Sabah namazında okunan Kur'an'ın şahitleri varmış meğer.

Cumartesi, Ekim 15, 2005

O Allah... ki tanrı ancak O

Esma
Sabah namazlarından sonra her gün okunur.
Kimi zaman çok etkileyici olur.

huvallâhullezî lâ ilâhe illâ hû
O Allah... ki tanrı ancak O
'âlimul-gaybi veş-şehâde(ti)
görüleni ve görülmeyeni bilen
huver-rahmânur-rahîm
O Rahman ve Rahim

huvallâhullezî lâ ilâhe illâ hû
O Allah... ki tanrı ancak O
el-meliku kural koyan, egemen
el-quddûsu kutsal, noksansız
es-selâmu esenlik kaynağı
el-mu°minu güven veren
el-muheyminu görüp gözeten
el-'azîzu izzetli, güçlü
el-cebbâru zorla yaptıran
el-mutekebbir(u) en büyük, kibre layık
subhânallâhi 'ammâ yuşrikûn
Subhânallâh, eş koştuklarından (uzak)

huvallâhu O Allah...
el-hâliqu yaratan
el-bâriu var eden
el-musavvir(u) tasarlayan
lehul-esmâul-husnâ
güzel isimler O'nun
yusebbihu lehû mâ fis-semâvâti vel-ard(i)
göklerde ve yerde olanlar O'nu tesbih ederler
vehuve ve O...
el-'azîzu izzetli, güçlü
el-hakîm hikmetli, bilge

Cuma, Ekim 14, 2005

O'na Yönelip O'ndan İstemek

İnsan bebekken ya da çocukken nerdeyse günlerini tamamen aczini izhar ede ede geçiriyor. Sonra durup, Yaradan'ını bilip, "Yalnız O'na kulluk eder ve yalnız O'ndan yardım dileriz"in sırrına ermesi gerekiyor... Bu ise hakikaten derin bir iç terbiyeyle mümkün...

Hem bazen de imtihan seviyeleri oluyor insanın.. Bazı seviyeleri rahatça geçebiliyor. Dik duruyor. Dayanıyor. Ama bazen de tutup bir noktada aczini izhar etme aczine düşüyor... Halbuki Allah'tan başka ona verecek olan bir zat yokken... Bir tek Allah varken... Herşey ancak O'nun bir "Ol!" demesine bağlıyken...

İnsan için ne büyük gaflet, sadece O'na yönelip de istemek varken kullara yönelmesi... Adresi şaşırması... Hem hani, gayrıya yöneliyor da ne oluyor? Allah nasip etmezse hiçbir şey olmuyor.

Halbuki Yakub (AS) gibi olmak vardı...
Şimdi Yusuf suresini açıp bakalım. Hz Yakub en sevdiği,
üstüne titrediği, rûyâ ile müjdelenmiş oğlunu kaybediyor.
Cevaba dikkat, en ufak bir şikayet izi var mı?

bel sevvelet lekum enfusukum emrâ, fesabrun cemîl
18. Sizi nefsiniz bir işe sürükledi, artık bana güzelce sabır gerekir
vallâhul-muste'ânu 'alâ mâ tasifûn
anlattıklarınıza ancak Allah'tan yardım istenir

Yusuf'un derdiyle yanarken, bu sefer en küçük ve en büyük, iki oğlunu daha kaybediyor. Arada uzun yıllar var, ama cevap aynı. Burada fazladan bir ümit var, "hepsini birden" diyor.

bel sevvelet lekum enfusukum emrâ, fesabrun cemîl
83. Sizi nefsiniz bir işe sürükledi, artık bana güzelce sabır gerekir
'asallâhu ey-ye°tiyenî bihim cemî'â
belki Allah onların hepsini bana getirecektir
innehû huvel-'alîmul-hakîm
şüphesiz O bilendir, hakimdir

Yakub, yüreği yanan ama acısını hep içinde saklayan, üzüntüsünden gözlerine ak düşen, o derin yalnızlığı ve hüznüyle ancak Rabbine yönelen sessiz ve mazlum bir nebidir. Her daim güzelce sabredenlerdendir. Çevresinde kimseler onu anlamaz. Hatta onu kınarlar, "Yusuf'u anıp durman seni bitkin düşürecek veya helâk olacaksın" derler.
En güzel cevabı yine o verir.

innemâ eşkû bessî vehuznî ilallâh
86. Ben derdimi ve tasamı yalnız Allah'a açarım
vea'lemu minallâhi mâ lâ ta'lemûn
Allah katından, sizin bilmediklerinizi bilirim

Burada şikayet var, ama asla aciz kullara değil!
Herşeyi bilen, herşeye gücü yeten Rabbine.

Perşembe, Ekim 13, 2005

Tombul Kuşlar ve Mimoza

mimoza
Penceremin önündeki mimoza şimdiden tomurcuklanıyor.
Kış gelecek, bir Şubat günü karların içinde sapsarı açacak.
"Bahar yaklaştı" diyecek.

Bu sabah onun üstü gene tombul kuşlarla dolu.
Tombullar, çünkü bütün yaz iyi beslendiler.
Penceremin önünde konser veriyorlar.

tusebbihu lehus-semâvâtus-seb'u vel-ardu vemen fîhinne
17:44 Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O'nu tesbih ederler;
vein min şey°in illâ yusebbihu bihamdihî
O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiç bir şey yoktur;
velâkin lâ tefqahûne tesbîhahum
fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız.
innehû kâne halîmen gafûrâ
Doğrusu O halimdir, gafurdur.

Yunus'un dizeleri akla geliyor hemen. O'nu tesbih eden herşeyle kendisinin de tesbih edişini ne hoş dile getirmiş:

Dağlar ile taşlar ile
Çağırayım Mevlâm Seni
Seherlerde kuşlar ile
Çağırayım Mevlâm Seni

Su dibinde mâhi ile
Sahralarda âhû ile
Abdal olup "Ya Hû" diye
Çağırayım Mevlâm Seni

Gökyüzünde İsa ile
Tur dağında Musa ile
Elindeki asa ile
Çağırayım Mevlâm Seni

Derdi pekçok Eyyub ile
Gözü yaşlı Yakub ile
Ol Muhammed Mahbub ile
Çağırayım Mevlâm Seni

Yunus okur diller ile
Hakk'ı seven kullar ile
Ol Fahri bilenler ile
Çağırayım Mevlâm Seni

Çarşamba, Ekim 05, 2005

Çok Özlemiştik Seni, Ey Ramazan!

Her gecesi bir kandil hükmünde olan bu Mübarek Ay'ın hepimiz için hayırlar getirmesini, Korunmuş Kitab'ı anlayışımızı artırmasını, kulluk şuurunu hissettirip Rabbimize yaklaştırmasını gönülden dilerim.

Ramazan oruç ayı, Kur'an ayı.
Gündüzleri sıyâm, geceleri kıyâm.
Oruç, açlık için değil, yakınlaşmak için.
Namaz, yorulmak için değil, yakınlaşmak için.
Kur'an, okumuş olmak için değil, yakınlaşmak için.
Sadaka, harcamış olmak için değil, yakınlaşmak için.

Ramazan'ın önce Kur'an, sonra oruç ayı olduğunu bildiren,
bu mubârek ayı aydınlatan muhteşem ayete bakalım:

2:185 şehru ramadân
Ramazan ayı
ellezî unzile fîhil-qur°ân
ki onda Kur'an indirildi
huden linnâsi vebeyyinâtin
insanlara rehber ve apaçık belgeler olarak
minel-hudâ vel-furqân
yol gösterici ve ayırd edici
femen şehide minkumuş-şehra felyesumh
sizden bu aya erişen, onda oruç tutsun
vemen kâne marîdan ev 'alâ seferin
hasta veya yolculukta olan
fe'iddetun min eyyâmin uhar
(tutamadığı günlerin) sayısınca başka günlerde
yurîdullâhu bikumul-yusra
Allah sizin için kolaylık ister
velâ yurîdu bikumul-'usr
sizin için zorluk istemez
velitukmilul-'iddete velitukebbirullâhe
sayıyı tamamlamanızı ve Allah'ı yüceltmenizi ister
'alâ mâ hedâkum vele'allekum teşkurûn
size yol gösterdiğine karşılık; ola ki şükredersiniz.

Ezberleyip kalbimize nakşetmeye ne dersiniz?
Hemen bugün, Ramazan'ın bereketiyle.