Pazar, Ağustos 20, 2006

İndiriliş ve Yükseliş

Vahiy bir indiriliş sürecidir. Allah'ın kelimeleri önemli ve güçlü bir meleğe yüklenerek insana doğru, dünyaya indirilmiş. Necm suresinin ilk 12 ayetinde vahiy süreci anlatılıyor.

1. ven-necmi izâ hevâ
Batan yıldıza and olsun ki,
2. mâ dalle sâhibukum vemâ gavâ
arkadaşınız sapmamış ve azmamıştır.
3. vemâ yentiqu 'anil-hevâ
O, keyfinden konuşmaz,
4. in huve illâ vahyun yûhâ
ancak indirilen bir vahiydir.

Bu surenin çarpıcı melodisi, ayetlerin sonundaki kısacık
kelimelerden kaynaklanıyor:
hevâ: (f) battı, kaydı, düştü
gavâ: azdı
hevâ: (i) istek (Hevâ Nedir?)
yûhâ: vahyedildi

5. 'allemehû şedîdul-quvâ
Ona, çetin kuvvetlere sahip olan öğretti,
6. zû mirretin festevâ
akıllı ve güçlüdür; birden doğruldu,
7. vehuve bil-ufuqil-a'lâ
en yüksek ufukta iken.

quvâ: kuvvetler
festevâ: doğruldu
a'lâ: en yüksek
Burada söz konusu olan güçlü öğretmen, elbette Cebrail.
Öğretilen ne? Elbette Kuran, vahiy yolu ile öğretildi.

8. summe denâ fetedellâ
Sonra yaklaştı ve sarktı,
9. fekâne qâbe qavseyni ev ednâ
iki yay aralığı kadar belki daha yakın oldu.
10. feevhâ ilâ 'abdihî mâ evhâ
(Allah) kuluna vahyedeceğini etti.

denâ: yaklaştı, alçaldı
tedellâ: sarktı
ednâ: daha yakın
evhâ: vahyetti
Muhteşem bir meleğin seçilmiş bir insana yaklaşması.
Cebrail hakiki suretinde göründüğü için, dehşet verici.
"Beni örtün, beni örtün!" dedirtiyor.

11. mâ kezebel-fuâdu mâ reâ
Gözün gördüğünü gönlü yalanlamadı.
12. efetumârûnehû 'alâ mâ yerâ
Gördüğü şey hakkında tartışır mısınız?

reâ: gördü
yerâ: görür

Surenin bundan sonraki 6 ayetinde de mi'râc anlatılıyor, ama anlamak ne mümkün, ancak hissedilir. Çünkü mi'râc, özel bir kulun Rabbine yükselişidir.

mi'râc: yükselecek yer, Allah'ın elçisinin muhteşem yükselişi
(zaman ve mekan olarak bu dünyanın dışında)

13. veleqad reâhu nezleten uhrâ
Onu (Cebrail'i) bir inişinde daha gördü.
14. 'inde sidretil-muntehâ
Sidretul-munteha'da
15. 'indehâ cennetul-me-vâ
Orada Meva cenneti var.

uhrâ: başka
sidretul-muntehâ: sınır ağacı
me-vâ: bahçenin özel ismi

16. iz yagşes-sidrete mâ yagşâ
Sidre'yi bürüyen bürüyordu.
17. mâ zâgal-basaru vemâ tagâ
Gözü ne oradan kaydı, ne de onu aştı.
18. leqad reâ min âyâti rabbihil-kubrâ
Rabbinin büyük ayetlerini kesinlikle gördü

yagşâ: bürüdü, sardı
tagâ: haddi aştı
kubrâ: büyük

Bu ayetler neydi? Bizim iman esasları olarak görmeden
inandığımız varlıklar: Melekler, Elçiler, Cennet, Cehennem...
Allah'ın elçisi (salat ve selam onun), Cebrail'i hakiki suretinde
iki kere görmüş: Biri ilk vahiy gelişinde, diğeri Mirac gecesinde.

mâ kelimesinin iki anlamı
Bu 18 ayet içinde, mâ kelimesi tam 10 defa kullanılmış, iki ayrı anlamı var. Birinci anlamı, fiili olumsuz yapmak:
mâ dalle: sapmadı
mâ gavâ: azmadı
mâ yentiqu: konuşmaz
mâ kezebe: yalanlamadı
mâ zâga: kaymadı
mâ tagâ: aşmadı

Diğer anlamı da, fiilden isim yapmak:
mâ evhâ: vahyettiği
mâ reâ: görmüş olduğu
mâ yerâ: görmekte olduğu
mâ yagşâ: bürüyen

isrâ: gece yolculuğu, hicretten kısa bir zaman önce, Allah'ın
elçisinin Mekke-Kudüs arasında birkaç saatlik yolculuğu
(zaman ve mekan olarak bu dünyada)

İsra suresinin ilk ayeti de bu mucizeyi anlatıyor:
17:1 subhânellezî esrâ bi'abdihî leylen
Kulunu bir gece ... götürenin şanı yücedir
...
linuriyehû min âyâtinâ
ona ayetlerimizi göstermek için

Götüren kim? Allah, çünkü tesbih sözü ancak O'na layık.
Giden kim? O'nun özel bir kulu. Kul olarak çağırılmış.
Neden? "Ayetlerimizi göstermek için"

Oradan getirdiği namaz hediyesi ile aynı yükseliş imkanını bizlere sunmuş, daha ne isteriz... En güzel yükselişler hepimizin olsun. Mirac gecemiz hakiki bir merdiven basamağı olsun.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home