Bir bahçedesiniz, harika bir bahçe, nimetlerle süslü.
Herşey serbest, sadece bir ağaç var, yasaklanmış.
Bahçenin cömert sahibi izin vermiyor o ağaca.
2:35 vekulâ minhâ ragaden haysu şi-tumâ
oradakilerden istediğiniz gibi serbestçe yiyin
velâ taqrabâ hâzihiş-şecerete fetekûnâ minez-zâlimîn
yalnız şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz
Ama ağaç çok güzel, çekici, büyüleyici.
Her taraftan sizi çağıranlar var.
"gel, şu ağaca bir dokun"
Ağaca yaklaşmayın, dokunmak nerede
"bir kerecik dokun, bak ne güzel bir ağaç"
Emre karşı gelip dokundunuz.
Ağacın yaprakları ne kadar da yeşilmiş.
Bahçe zaten yemyeşil, ama bu ağaç başka yeşil.
"elini uzat, bir yaprak tut"
lâ taqrabâ hâzihiş-şecere
"ne zararı var, bak ne güzel bir yaprak"
Yaprağı tuttunuz, bitti mi?
Ah, o meyveler, ateş rengi.
Tadı nasıldır kim bilir...
"bunlar çok tatlı, bir tanecik kopar"
Come not near this tree
"sahibi zengindir, bir meyveden ne kaybeder"
Meyveyi kopardınız, elinizi yaktı.
Kendisi sıcak değil, ama isyan yaktı.
Hemen fırlatıp attınız.
"bunu yemelisin, ölümsüz olacaksın"
lâ taqrabâ hâzihiş-şecere
"yemezsen çürürsün, yok olursun"
Zalimlerden olursunuz
"sahibi büyüktür, affeder"
Bu ağaca yaklaşmayın
"hadi, ye bir lokma, ölümsüz ol"
Ondan bir lokma sizi asi yaptı. Ama tevbe kapısı da açık:
rabbenâ zalemnâ enfusenâ
7:23 Rabbimiz, kendimize zulmettik
veil-lem tagfir lenâ ve terhamnâ
bizi bağışlamaz ve bize acımazsan
lenekûnenne minel-hasirîn
kaybedenlerden oluruz.
Hepimizin yasak ağaçları var bu bahçede.
Çekici meyvelerin daveti, etrafın aldatmacası.
Yaklaşmayın o ağaçlara, bakın yemeyenler var.
Yiyenler daha bu dünyada zararda, bin pişman.
Elbette, O büyüktür, affeder, şüphemiz yok.
Ama O'na tertemiz gitmek daha iyi değil mi?