Çarşamba, Nisan 20, 2005

Âlemlere Rahmet

21:107 vemâ erselnâke illâ rahmeten lil'âlemîn
seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik

Neden alemlere rahmettir o?
Çünkü Rabbimiz "belâ" dediğimiz günde böyle bir söz vermedi.
Buraya gelmeden önce yaptığımız anlaşmada uyarılmak yoktu.
İnsana vicdan verilmişti, iyiyi kötüden ayırmak için.
Akıl verilmişti, bir Yaratıcısı olduğunu bilmek için.
Gönül verilmişti, O'nu özlemek, O'nu sevmek için.

Fakat bunlar yetmedi insana.
Uyarılmak ve müjdelenmek gerekiyordu.
Bunun için en yakın, güçlü meleğini görevlendirdi.
Kendi sözünü ona yükleyip gönderdi.
Bunu taşımaya gücü yetecek bir insan yarattı.
Rahmet buydu işte, rahmetin üçlü tecellisi.
Cebrail, Kuran, Muhammed.

Belki gene bulurduk iyiyle kötüyü,
Belki gene bilirdik Yaratanımızı,
Belki gene özlerdik, severdik,
O rahmet olmasaydı...

Ama bilemezdik Allah'ın yüceliğini.
Anlayamazdık kusursuz bir hayatı,
Eğilmez, bükülmez bir imanı,
Öteleri gören kalb gözünü,
Harama uzanmayan elleri,
Yalana yaklaşmamış bir dili,
Yorulmaz mücadele ruhunu,
Hiçbirini anlamazdık, o rahmet olmasaydı.

Sevdim seni hep canlara canân diye sevdim
Bir ben değil âlem sana hayrân diye sevdim
Ahlâkını medh etmede Kur'ân diye sevdim
Gül yüzlü melekler sana hayrân diye sevdim
Bir lâhza nazar en büyük ihsân diye sevdim
"Âlemlere rahmet" dedi Rahmân diye sevdim


essalâtu vesselâmu 'aleyke yâ rasûlallâh
essalâtu vesselâmu 'aleyke yâ emîne vahyillâh
essalâtu vesselâmu 'aleyke yâ seyyidel-evvelîne vel-âhirîn