Yasin suresinin 38. ayetinde şu satırları okuyoruz:
veş-şemsu tecrî limusteqarrin lehâ
Güneş belirlenmiş bir yere akar.
żâlike taqdîrul-’azîzil-’alîm
Bu, Aziz ve Alîm'in takdiridir.
İşte bu, Güçlü ve Bilen (Allah)’ın ölçüsüdür. Yasin 38 -- Halim Özyazıcı
Güneşin bir gemi gibi "akması" dünyadan bakan bir gözlemci için sorun değil. Hakikaten her gün doğudan yükseliyor, belirlenmiş bir yere (batıya) doğru akıyor. Astronomi biliminin gelişmesine kadar, insanlar yer küresinin sabit durduğuna ve güneşin yerin etrafında döndüğüne inandılar. Güneşin günlük hareketi doğal bir "akış" olarak görünüyordu.
Kopernik'in 16. yüzyılda sunduğu "güneş merkezli evren" teorisi bilim dünyasına bomba gibi düştü. Bu model bütün gözlemleri çok daha kolay açıklıyordu. Bilim adamları, zor da olsa, bu üstün modeli kabullenmek zorunda kaldılar. Nesiller boyunca, okullarda güneşin sabit durduğu ve evrenin güneş etrafında döndüğü öğretildi. Biz de ilkokulda öyle öğrendik, yetersiz bir teori olduğunu ancak lisede anladık.
Din adamlarının işi daha zordu, çünkü kutsal kitaplarda böyle bir kayıt yoktu. 1930'ların büyük alimi Elmalılı Hamdi Yazır, söz konusu ayetin tefsirinde bakın nasıl zorlanmış: (Amacımız Yazır'ı eleştirmek değil, Kitabın bilim ile zıtlaşır göründüğü çarpıcı bir örnek bulmak)
Güneşin Samanyolu içindeki hareketi, 19. yüzyılın sonlarında sunulmuş bir teori. 1950’lerde astrofizikçiler, güneş sistemininin belirli bir yörüngede hareketini kanıtladılar. Evet, çok uzaktan bakınca, hakikaten güneş (ve yavruları) bir gemi gibi akıp gidiyordu...
Yaklaşık 400 sene boyunca, bu ayet bilimsel verilerle çelişiyor göründü. Ancak son 70 yılda bu çelişkinin (sabit duran) Kuran tarafında değil (sürekli değişen) bilim tarafında olduğu anlaşıldı. Burada önemli olan, Kuran-ı Kerim'de korunmuş olan bir ayetin, bir süre için bilime ters düşmesi mümkün. Lakin inancımız odur ki, bilim bu terslikleri düzeltecek şekilde gelişecektir...
10 saniyelik bu kısacık video (Gürsu Gülcü'ye teşekkür ederiz) güneş merkezli yanlış model ile başlıyor, bugünkü anlayışımızı gösteren karmaşık model ile devam ediyor: Bütün gök cisimleri sürekli hareket halinde...
Videonun ikinci kısmında "how it actually works" yazıyor, yani "gerçekte nasıl çalışır." Bu ifade ile, 400 yıl önceki "modeli hakikat sanmak" hatası tekrarlanıyor. Çünkü bu da zan seviyesinde bir modeldir ve hakikaten böyle çalıştığını hiç kimse bilmiyor.
Yer küresinin üç hareketinin hızlarına bakalım. En kolay anlaşılan hareket, kendi ekseni etrafında 86.400 saniyede (ekvator enleminde) 40.000 km dönmesi. Yani saniyede 0.5 kilometre... Sesin ancak 340 metre gittiğini hatırlarsak, üç hareketin en yavaşı bilesüpersonik bir hız!
Güneşin etrafında yerin dönüş hızı da kolayca hesaplanabilir: yaklaşık 30 milyon saniyede 900 milyon km, yani 30 km/s. Samanyolu içindeki hareketin nasıl tahmin edildiğini bilmiyorum. ChatGPT, galaktik bir turun 225 milyon yıl sürdüğünü söyledi, gözlenebilir bir şey değil. Şu sıralar kabul edilen en iyi hız tahmini 230 km/s.
Hutbenin içindeki renkli ifade ayet mi acaba? İlk üç kelimeyi arayınca, Kitabımızda bu şekilde geçmediğini görüyoruz. İkinci kelimededen zamir hu'yu çıkartıp men yehdillâhu arayınca 4 ayet buluyor, hiçbiri tam olarak bu ifade değil:
Yüce Kitabımızda defalarca tekrarlanan bir vaad: Hesap gününde herkes kendi yaptığını bulacak. Dünya hayatında birisine yardım ettiyse orada yardım görecek, zulmettiyse aynısı ona yapılacak. Bu elbette zulüm değil, özlediğimiz ve muhtaç olduğumuz adaletin ta kendisi!
Bu vaad çoğu zaman alaycı bir şekilde hafife alındığı için, olayın ciddiyeti farklı kelimelerle vurgulanmış. Azabın asıl sebebi olan seyyiâtu "kötülükler" kelimesi 4 ayette 5 kere geçiyor:
(16:33) Kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin (azap) emrinin gelmesini mi bekliyorlar! Öncekiler de böyle yapmışlardı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı. (34) (Sonunda) işledikleri kötülükler başlarına yıkılmış, alay ettikleri şey kendilerini kuşatmıştır.
feasâbehum seyyiâtu mâ ‘amilû
Zumer sûresinde başka bir bağlamda benzeri ayetler:
(39:47) Yeryüzünde ne varsa hepsi ve onunla birlikte bir benzeri daha o zalimlerin olsaydı, kıyamet gününde azabın kötülüğünden (kurtulmak için) elbette onu feda ederlerdi. (O gün) onlar için, Allah tarafından hiç hesaba katmadıkları şeyler ortaya çıkmıştır. (48) (Sonunda) kazandıkları kötülükler açığa çıkmış, alay ettikleri şey kendilerini kuşatmıştır.
vebedâ lehum seyyiâtu mâ kesebû
(39:51) (Sonunda) kazandıkları kötülükler başlarına yıkıldı. O zulmedenlerin de kazandıkları kötülükler başlarına geçecektir, (Allah’ı) asla aciz bırakamazlar.
feasâbehum seyyiâtu mâ kesebû
Casiye sûresinde aynı kelimeler bir daha:
(45:32) "Allah'ın vaadi gerçektir, kıyâmetin geleceğinde şüphe yoktur" dendiğinde "Kıyamet nedir bilmiyoruz, bir zandan ibâret sanıyoruz, bu hususta kesin bir bilgimiz yok" demiştiniz. (33) (Sonunda) işledikleri kötülükler açığa çıkmış, alay ettikleri şey kendilerini kuşatmıştır.
vebedâ lehum seyyiâtu mâ ‘amilû
Konuyu başlatan Ercan Öztemel'e ve benzerliği gösteren Nuray Özbay'a teşekkürler...
Aşağıdaki resimler ayrıntılı olduğu için çok net görünmüyor, üstüne tıklayınca netleşir.
Kûfe mushafında he harfi eksik -- hata, tahrif, ya da ne?
Erken dönem mushaflarda sık sık öne sürülen farkların anlamı nedir? Bazı şarkiyatçıların iddiası gibi "yazıcı hatası" ya da "gizli tahrifat" mı? Yoksa İslam alimlerinin dediği gibi "tevatürle bilinen" kıraat farkları mı? Bu sorunun cevabını üç sayfalık bir çizelgenin bir satırında, yukarıdaki resimde farklı görünen kelimede arayalım.
Tablonun ilk hali
Dr Tayyar Altıkulaç'ın baş eseri olan Mesâhif-i Kadîme, daha önce burada konu olmuştu. Kitaptaki son çizelge olarak, dünyada en çok basılmış "Matbû Fehd mushafını" imlâ farkları üstünden Osmanî mushaflarla kıyaslamış. Iqra yazılımında kullanmak üzere bu çizelgeyi bilgisayara uygun bir tablo haline getirirken, kıraat ve imlâ farkları hakkında bir çok ayrıntı öğrendim, yazının sonunda özetliyorum.
Altıkulaç, imlâ farkı olan her kelime için bir satır bilgi veriyor. Kelimenin geçtiği ayetin yeri en sağda, incelenen mushaftaki imlâsı en solda. Ortadaki sütunlarda, aynı kelimenin Osmanî mushafların her birinde nasıl yazıldığını göstermiş. Orijinal çizelgenin fotoğrafını bu linkte görebilirsiniz.
Altıkulaç'ın çizelgesinde örnek üç satır sağdan sola: Ayet no, Medine, Mekke, Kûfe, Basra, Şam, Matbû (Farklı imlâları kutu içinde vurguladım)
Bu haliyle bilgisayar yazılımında kullanmak çok zor, bilgileri veri tabanı formatına getirdim:
Tevatür iddiasını sınamak için bu tabloya kıraat farklarını eklemek gerekiyor. Yukarıdaki tablonun her satırında iki link var: Ayetin numarasına tıklayınca, ayet Iqra yazılımında gösterilir. Kelimenin okunuşuna tıklayınca, ayetin farklı kıraatleri Corpus Coranicum sitesinde açılır:
Peki bu sayfa hangi bilgiyi veriyor? Sarı çizginin altında standart okuyuş ve buna uygun okuyan 5 imam, çizginin üstünde ise farklı okuyanlar görülüyor. Kûfe'nin üç imamı "hu" ekini okumamış, ama Hafs (Kûfe'li olduğu halde) çoğunluğa uymuş. Demek kıraat imamlarının tercih yetkisi var.
Aslında sayfa bundan çok daha karmaşık, çünkü şâz (onaylanmamış) kıraatlere yer vermiş. Bu resimde koyu renkle gösterilen, Ebû Amr ed-Dânî'nin et-Teysīr adlı eseri ana kaynağımız. Hicretten 400 yıl sonra yazılmış bu kitabı Altıkulaç da referans olarak kullanıyor, kıraat ilminde sağlam bir eser olduğunu biliyoruz. Söz konusu ayeti et-Teysir'de bulalım:
et-Teysir'den iki satır ve çevirisi (36:35) (sayfa numaralarının aynı olduğuna dikkat)
Yukarıda, Yasin suresinde 35. ayetin 5. kelimesindeki kıraat farkını Otto Pretzl'in 100 yıl önce İstanbul'da yayınladığı Arapça kitapta görüyorsunuz. Hemen altında, Marijn van Putten'in henüz yayınlamadığı İngilizce çevirisinde aynı sayfada aynı satır...
İmlâ farkları (Variant spellings)
İslam alimleri, Hz Osman devrinde çoğaltılan ilk mushaflarda hata kabul etmiyor; sahabenin çok sıkı kontrolünden geçtiği için az sayıdaki bu farkların "tevatürle bilinen" kıraat farkı olduğunu söylüyor. Kıraat farklarının yazıya geçmesi, kaydedilmesi için bu yöntem kullanılmış: Bu farkların büyük çoğunluğu noktasız ve harekesiz ilk mushaflarda aynı imlâ ile yazılıyor. Farkın yazıya da yansıdığı 40 kadar ayeti, ilgili bölgenin kıraatine uygun yazmışlar. Bunların biri hariç hepsi harf farkı, sadece 17. satırda kelime farkı var.
Öte yandan, Osmanî mushaflardan istinsah edilen varaklarda hata olması kaçınılmaz. Yazıcıların hatalarını imlâ farkı olarak değerlendirmak doğru değil, çünkü bütün farklar erken zamanda belgelenmiş. Bunlara yeni farklar eklemek kabul edilemez.
Altıkulaç'ın çizelgesini bir Arapça bir de İngilizce kaynaktan teyid ettim. Farklı yerlerde ve farklı dillerde aynı bilgileri bulmak, bu bilgilere güvenimizi artırıyor. Ürdün Üniversitesinden al-Majali, imlâ farkı olan 38 ayeti geleneksel biçimde sıralamış:
Hythem Sidky ise aynı bilgileri tablo halinde sunmuş:
Hythem Sidky (Chicago 2020) Altıkulaç düzeninde bir tablo
Kesin bilinen farkları gösteren birinci tabloda 33 ayet var. Kalan 11 ayetteki harf farkları aynı kesinlikte bilinmediği için onları ikinci tabloda vermiş.
Bu tablonun bize gösterdiği önemli hakikat şu: Farklı kaynaklardan derlenen kıraat ve imlâ bilgileri, büyük ölçüde uyuşmaktadır. Kâri numaralarını şu formülle beldeye dönüştürebilirsiniz:
1⇒M 2⇒C 3⇒B 4⇒S 5,6,7⇒K
Mesela, 6. satırı farklı okuyan 1, 2 ve 4 numaralı kâriler, Şam, Mekke ve Medine (S C M) beldelerinde. Tabloda mavi işaretli satırlar dışında, bu dönüşüm bire bir uyumlu. Bu da gösteriyor ki, imlâ farkları rastgele hatalar değil, bilinçli tercihlerdir.
Kıraat farklarının listesini veren güvenilir kaynağımız et-Teysir'de sayılan varyantları beş sınıfa ayırabiliriz:
Tablonun son hali, imlâsında harf farkı olan 44 ayetin kıraatfarklarını da özetliyor. Burada aynı üç satırını örnek olarak veriyorum, tamamını bu linkte görebilirsiniz.
44 satır ve 12 sütun -- üç yazarın verdiği bütün bilgi bu tabloda
Altıkulaç'ın çizelgesinde 31. satır, Sidky'de K5, Majali'de 26. satır: 36. surenin (Yasin) 35. ayetinin 5. kelimesi standart Hafs kıraatinde 'amilethu okunur. Üç imam (5a, 6, 7) bu kelimeyi 'amilet okumuş. Kûfe (K) mushafında he harfi çıkartılmış, eklenen harf yok. Kelimenin mushaftaki resmi son sütunda.
Yazılımla ilgisi (8 Ekim)
Bu tablo Iqra yazılımının parçası oldu:
Tıklanan kelimenin kökü ve anlamının yanında, kıraat ve imlâ farkları görünür
Örnek ekranda 'amilethu kelimesine tıklanınca şu bilgiler görünür:
Kelimenin kökü (ayn-mim-lam)
Türkçe ya da İngilizce anlamı
Hangi kıraat imamlarının nasıl okuduğu
Hangi mushafta nasıl farklı yazıldığı
Bazen uygulama düşünceyi aşabiliyor. İki hafta önceki tasarım ile kıyaslayınca, yeni ekranın bir kaç adım ilerde olduğu görülüyor:
Bir kelimeye tıklayınca sarı panel görülecek
Iqra V4.9β (27 Kasım)
Yeni sürümde bilgi paneline menü eklendi:
Seçilen kelimenin kökü "ayn-mim-lam" ve anlamı "onu yaptı" Standart mushafta 'amilethu, ama üç kâri 'amilet okumuş Kûfe mushafında "hu" eki yazılmamış
Teşekkür (Ocak 2025)
Kıraat farkları hakkındaki bu çalışma, Selçuk İdrisoğlu'nun gösterdiği web siteleri ile gerçekleşti. Önce elktb.net sitesindeki noktasız Kufi font Iqra'nın T menüsünde yerini aldı. Daha sonra aynı sitedeki erken dönem mushafları dış kaynak menüsüne ekledik. Altıkulaç'ın kıymetli çalışmalarını da yine Selçuk Bey bulup bana iletti.
Teysir kitabını İngilizce'ye çeviren Marijn van Putten ile Teysir verilerini kullanıma hazırlayan Mustafa Sözen ve Celalettin Penbe'ye ayrıca teşekkür ederim.
Hz Osman'ın aslından çoğaltarak 5 önemli merkeze gönderdiği mushaflar arasındaki harf farkları eskiden beri biliniyordu. Dr Tayyar Altıkulaç'ın baş eseri olan Mesâhif-i Kadîme kitabındaki son çizelge, hicretin 30. yılında yazılan Hz Osman mushaflarını, dünyada standart haline gelmiş olan "Matbu Fehd mushafı" ile kıyaslıyor. Çizelgenin fotoğrafı aşağıda üç parça halinde görünüyor. Resimler ayrıntılı olduğu için net değil, üstüne tıklayınca netleşir.
Birinci kısım, Bakara-Tevbe, s.517
İkinci kısım, Tevbe-Kasas, s.518
Üçüncü kısım, Yasin-Şems, s.519
Yazılıma uygun tablo
Iqra yazılımnda kullanmak amacıyla çizelgeyi yazılıma uygun, 44 satır ve 6 sütunlu bir tablo haline getirdim. Aşağıdaki tabloda kullanılan kısaltmalar, söz konusu merkezleri simgeliyor:
M Medine, C Mekke, K Kûfe, B Basra, S Şam/Suriye (Şarkiyatçıların kullandığı kısaltma harfleri)
Tablonun her satırında ayet numarasına tıklayınca, ayet Iqra yazılımında gösterilir. Kelimenin okunuşuna tıklayınca, ayetin farklı kıraatleri Corpus Coranicum sitesinde açılır.
Mesela, tablonun ilk satırında, 2:116 ayetindeki veqâlû kelimesinin Şam mushafında vav olmadan yazıldığını görüyoruz. Bunun gibi, 9. satırdaki (6:63) encânâ kelimesi, Kûfe dışındaki 4 mushafta te ilavesiyle enceytenâ olarak yazılmış.
Topkapı Sarayı Müzesinde bir mushaf yaprağı Resimlere tıklayınca daha net görmek mümkün
"Allah'ın nimetiyle" anlamına gelen bini’metillah tamlaması Kitabımızda 10 kere geçiyor. Kelimenin iki farklı imlâsı var: kapalı Te ya da normal Te ile yazılabilir, anlamı değişmez. Özellikle Nahl suresi örneği önemli, çünkü ardarda iki ayette bir öyle bir böyle yazılmış ve fark bütün mushaflarda aynen korunmuş. Aynı sayfada birbirine çok yakın olduğu için "Kâtip tercihi" deyip geçmek kolay değil!
Diyanet mushafının 273. sayfasında geçen bu iki ayeti muhtelif web sayfalarından kopyaladım: Bütün görünüş farkına rağmen, açık Te ve kapalı Te ayrıntısının modern mushaflarda muhafaza edildiğini açıkça görebilirsiniz.
Nahl suresi: 71. ayette kapalı Te, 72. ayette normal Te Medine, Diyanet ve İran mushaflarından parçalar /2022/05/hakikaten-korunmus.html
Acaba erken dönem mushaflarda da öyle mi yazılmış? Genel kullanıma açılmış iki siteden birkaç örneğe bakalım. Bu vesile ile, erken dönem mushaflara erişim ve Kûfî yazıyı okuma tecrübesi kazanabiliriz.
1. Staatsbibliothek zu Berlin (Yaklaşık yıl: 750)
Aranan ayet 224. folyoda, çok net okunuyor. Söz konusu kelimeyi renkli kutular içinde, ayet ayıraçlarını mavi nokta ile gösterdim.
Faksimiledruck des Samarkand-Kodex -- 5956 Manuscripta Coranica, Berlin-Brandenburgische
2. Cambridge University Library (yıl: ~850)
Yüz sene sonra yazılan bu sayfayı okumak daha zor.
Cambridge University Library: MS Add. 1133 Manuscripta Coranica, Berlin-Brandenburgische
3. Cambridge University Library (yıl: ~1100)
Epeyce ileri bir dönem olduğundan alıştığımız mushaflara çok benziyor.
Cambridge University Library: MS Add. 1131 Manuscripta Coranica, Berlin-Brandenburgische
Cevap EVET, bu önemsiz görünen ayrıntı bile erken dönem mushaflarda korunmuş!
Başka bir kelime
Yıkarıdaki örneklerde geçen vallahu kelimesini başka bir mushaf sayfasında hemen tanıyoruz. Buradaki noktalar harfleri belirlemek için değil hareke yerine kullanılmış.
Bunları okumaya çalışalım, hem beyin cimnastiği hem de ibadet olur. En yukarıdaki mushaf resminde, söz konusu kelimeyi sağ alt köşede tanıyabilirsiniz. Tayyar Altıkulaç bu şekilde yazılmış 13 adet mushafı kelime kelime okuyup hatalarını bulmuş -- bu hatalar nedeniyle, hiçbirinin Hz Osman'ın 650 senesinde yazdırdığı mushaflar olmadığını söylüyor!