Hutbenin içindeki renkli ifade ayet mi acaba? İlk üç kelimeyi arayınca, Kitabımızda bu şekilde geçmediğini görüyoruz. İkinci kelimededen zamir hu'yu çıkartıp men yehdillâhu arayınca 4 ayet buluyor, hiçbiri tam olarak bu ifade değil:
Yüce Kitabımızda defalarca tekrarlanan bir vaad: Hesap gününde herkes kendi yaptığını bulacak. Dünya hayatında birisine yardım ettiyse orada yardım görecek, zulmettiyse aynısı ona yapılacak. Bu elbette zulüm değil, özlediğimiz ve muhtaç olduğumuz adaletin ta kendisi!
Bu vaad çoğu zaman alaycı bir şekilde hafife alındığı için, olayın ciddiyeti farklı kelimelerle vurgulanmış. Azabın asıl sebebi olan seyyiâtu "kötülükler" kelimesi 4 ayette 5 kere geçiyor:
(16:33) Kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin (azap) emrinin gelmesini mi bekliyorlar! Öncekiler de böyle yapmışlardı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı. (34) (Sonunda) işledikleri kötülükler başlarına yıkılmış, alay ettikleri şey kendilerini kuşatmıştır.
feasâbehum seyyiâtu mâ ‘amilû
Zumer sûresinde başka bir bağlamda benzeri ayetler:
(39:47) Yeryüzünde ne varsa hepsi ve onunla birlikte bir benzeri daha o zalimlerin olsaydı, kıyamet gününde azabın kötülüğünden (kurtulmak için) elbette onu feda ederlerdi. (O gün) onlar için, Allah tarafından hiç hesaba katmadıkları şeyler ortaya çıkmıştır. (48) (Sonunda) kazandıkları kötülükler açığa çıkmış, alay ettikleri şey kendilerini kuşatmıştır.
vebedâ lehum seyyiâtu mâ kesebû
(39:51) (Sonunda) kazandıkları kötülükler başlarına yıkıldı. O zulmedenlerin de kazandıkları kötülükler başlarına geçecektir, (Allah’ı) asla aciz bırakamazlar.
feasâbehum seyyiâtu mâ kesebû
Casiye sûresinde aynı kelimeler bir daha:
(45:32) "Allah'ın vaadi gerçektir, kıyâmetin geleceğinde şüphe yoktur" dendiğinde "Kıyamet nedir bilmiyoruz, bir zandan ibâret sanıyoruz, bu hususta kesin bir bilgimiz yok" demiştiniz. (33) (Sonunda) işledikleri kötülükler açığa çıkmış, alay ettikleri şey kendilerini kuşatmıştır.
vebedâ lehum seyyiâtu mâ ‘amilû
Konuyu başlatan Ercan Öztemel'e ve benzerliği gösteren Nuray Özbay'a teşekkürler...
Aşağıdaki resimler ayrıntılı olduğu için çok net görünmüyor, üstüne tıklayınca netleşir.
Kûfe mushafında he harfi eksik -- hata, tahrif, ya da ne?
Erken dönem mushaflarda sık sık öne sürülen farkların anlamı nedir? Bazı şarkiyatçıların iddiası gibi "yazıcı hatası" ya da "gizli tahrifat" mı? Yoksa İslam alimlerinin dediği gibi "tevatürle bilinen" kıraat farkları mı? Bu sorunun cevabını üç sayfalık bir çizelgenin bir satırında, yukarıdaki resimde farklı görünen kelimede arayalım.
Tablonun ilk hali
Dr Tayyar Altıkulaç'ın baş eseri olan Mesâhif-i Kadîme, daha önce burada konu olmuştu. Kitaptaki son çizelge olarak, dünyada en çok basılmış "Matbû Fehd mushafını" imlâ farkları üstünden Osmanî mushaflarla kıyaslamış. Iqra yazılımında kullanmak üzere bu çizelgeyi bilgisayara uygun bir tablo haline getirirken, kıraat ve imlâ farkları hakkında bir çok ayrıntı öğrendim, yazının sonunda özetliyorum.
Altıkulaç, imlâ farkı olan her kelime için bir satır bilgi veriyor. Kelimenin geçtiği ayetin yeri en sağda, incelenen mushaftaki imlâsı en solda. Ortadaki sütunlarda, aynı kelimenin Osmanî mushafların her birinde nasıl yazıldığını göstermiş. Orijinal çizelgenin fotoğrafını bu linkte görebilirsiniz.
Altıkulaç'ın çizelgesinde örnek üç satır sağdan sola: Ayet no, Medine, Mekke, Kûfe, Basra, Şam, Matbû (Farklı imlâları kutu içinde vurguladım)
Bu haliyle bilgisayar yazılımında kullanmak çok zor, bilgileri veri tabanı formatına getirdim:
Tevatür iddiasını sınamak için bu tabloya kıraat farklarını eklemek gerekiyor. Yukarıdaki tablonun her satırında iki link var: Ayetin numarasına tıklayınca, ayet Iqra yazılımında gösterilir. Kelimenin okunuşuna tıklayınca, ayetin farklı kıraatleri Corpus Coranicum sitesinde açılır:
Peki bu sayfa hangi bilgiyi veriyor? Sarı çizginin altında standart okuyuş ve buna uygun okuyan 5 imam, çizginin üstünde ise farklı okuyanlar görülüyor. Kûfe'nin üç imamı "hu" ekini okumamış, ama Hafs (Kûfe'li olduğu halde) çoğunluğa uymuş. Demek kıraat imamlarının tercih yetkisi var.
Aslında sayfa bundan çok daha karmaşık, çünkü şâz (onaylanmamış) kıraatlere yer vermiş. Bu resimde koyu renkle gösterilen, Ebû Amr ed-Dânî'nin et-Teysīr adlı eseri ana kaynağımız. Hicretten 400 yıl sonra yazılmış bu kitabı Altıkulaç da referans olarak kullanıyor, kıraat ilminde sağlam bir eser olduğunu biliyoruz. Söz konusu ayeti et-Teysir'de bulalım:
et-Teysir'den iki satır ve çevirisi (36:35) (sayfa numaralarının aynı olduğuna dikkat)
Yukarıda, Yasin suresinde 35. ayetin 5. kelimesindeki kıraat farkını Otto Pretzl'in 100 yıl önce İstanbul'da yayınladığı Arapça kitapta görüyorsunuz. Hemen altında, Marijn van Putten'in henüz yayınlamadığı İngilizce çevirisinde aynı sayfada aynı satır...
İmlâ farkları (Variant spellings)
İslam alimleri, Hz Osman devrinde çoğaltılan ilk mushaflarda hata kabul etmiyor; sahabenin çok sıkı kontrolünden geçtiği için az sayıdaki bu farkların "tevatürle bilinen" kıraat farkı olduğunu söylüyor. Kıraat farklarının yazıya geçmesi, kaydedilmesi için bu yöntem kullanılmış: Bu farkların büyük çoğunluğu noktasız ve harekesiz ilk mushaflarda aynı imlâ ile yazılıyor. Farkın yazıya da yansıdığı 40 kadar ayeti, ilgili bölgenin kıraatine uygun yazmışlar. Bunların biri hariç hepsi harf farkı, sadece 17. satırda kelime farkı var.
Öte yandan, Osmanî mushaflardan istinsah edilen varaklarda hata olması kaçınılmaz. Yazıcıların hatalarını imlâ farkı olarak değerlendirmak doğru değil, çünkü bütün farklar erken zamanda belgelenmiş. Bunlara yeni farklar eklemek kabul edilemez.
Altıkulaç'ın çizelgesini bir Arapça bir de İngilizce kaynaktan teyid ettim. Farklı yerlerde ve farklı dillerde aynı bilgileri bulmak, bu bilgilere güvenimizi artırıyor. Ürdün Üniversitesinden al-Majali, imlâ farkı olan 38 ayeti geleneksel biçimde sıralamış:
Hythem Sidky ise aynı bilgileri tablo halinde sunmuş:
Hythem Sidky (Chicago 2020) Altıkulaç düzeninde bir tablo
Kesin bilinen farkları gösteren birinci tabloda 33 ayet var. Kalan 11 ayetteki harf farkları aynı kesinlikte bilinmediği için onları ikinci tabloda vermiş.
Bu tablonun bize gösterdiği önemli hakikat şu: Farklı kaynaklardan derlenen kıraat ve imlâ bilgileri, büyük ölçüde uyuşmaktadır. Kâri numaralarını şu formülle beldeye dönüştürebilirsiniz:
1⇒M 2⇒C 3⇒B 4⇒S 5,6,7⇒K
Mesela, 6. satırı farklı okuyan 1, 2 ve 4 numaralı kâriler, Şam, Mekke ve Medine (S C M) beldelerinde. Tabloda mavi işaretli satırlar dışında, bu dönüşüm bire bir uyumlu. Bu da gösteriyor ki, imlâ farkları rastgele hatalar değil, bilinçli tercihlerdir.
Kıraat farklarının listesini veren güvenilir kaynağımız et-Teysir'de sayılan varyantları beş sınıfa ayırabiliriz:
Tablonun son hali, imlâsında harf farkı olan 44 ayetin kıraatfarklarını da özetliyor. Burada aynı üç satırını örnek olarak veriyorum, tamamını bu linkte görebilirsiniz.
44 satır ve 12 sütun -- üç yazarın verdiği bütün bilgi bu tabloda
Altıkulaç'ın çizelgesinde 31. satır, Sidky'de K5, Majali'de 26. satır: 36. surenin (Yasin) 35. ayetinin 5. kelimesi standart Hafs kıraatinde 'amilethu okunur. Üç imam (5a, 6, 7) bu kelimeyi 'amilet okumuş. Kûfe (K) mushafında he harfi çıkartılmış, eklenen harf yok. Kelimenin mushaftaki resmi son sütunda.
Yazılımla ilgisi (8 Ekim)
Bu tablo Iqra yazılımının parçası oldu:
Tıklanan kelimenin kökü ve anlamının yanında, kıraat ve imlâ farkları görünür
Örnek ekranda 'amilethu kelimesine tıklanınca şu bilgiler görünür:
Kelimenin kökü (ayn-mim-lam)
Türkçe ya da İngilizce anlamı
Hangi kıraat imamlarının nasıl okuduğu
Hangi mushafta nasıl farklı yazıldığı
Bazen uygulama düşünceyi aşabiliyor. İki hafta önceki tasarım ile kıyaslayınca, yeni ekranın bir kaç adım ilerde olduğu görülüyor:
Bir kelimeye tıklayınca sarı panel görülecek
Iqra V4.9β (27 Kasım)
Yeni sürümde bilgi paneline menü eklendi:
Seçilen kelimenin kökü "ayn-mim-lam" ve anlamı "onu yaptı" Standart mushafta 'amilethu, ama üç kâri 'amilet okumuş Kûfe mushafında "hu" eki yazılmamış
Teşekkür (Ocak 2025)
Kıraat farkları hakkındaki bu çalışma, Selçuk İdrisoğlu'nun gösterdiği web siteleri ile gerçekleşti. Önce elktb.net sitesindeki noktasız Kufi font Iqra'nın T menüsünde yerini aldı. Daha sonra aynı sitedeki erken dönem mushafları dış kaynak menüsüne ekledik. Altıkulaç'ın kıymetli çalışmalarını da yine Selçuk Bey bulup bana iletti.
Teysir kitabını İngilizce'ye çeviren Marijn van Putten ile Teysir verilerini kullanıma hazırlayan Mustafa Sözen ve Celalettin Penbe'ye ayrıca teşekkür ederim.
Hz Osman'ın aslından çoğaltarak 5 önemli merkeze gönderdiği mushaflar arasındaki harf farkları eskiden beri biliniyordu. Dr Tayyar Altıkulaç'ın baş eseri olan Mesâhif-i Kadîme kitabındaki son çizelge, hicretin 30. yılında yazılan Hz Osman mushaflarını, dünyada standart haline gelmiş olan "Matbu Fehd mushafı" ile kıyaslıyor. Çizelgenin fotoğrafı aşağıda üç parça halinde görünüyor. Resimler ayrıntılı olduğu için net değil, üstüne tıklayınca netleşir.
Birinci kısım, Bakara-Tevbe, s.517
İkinci kısım, Tevbe-Kasas, s.518
Üçüncü kısım, Yasin-Şems, s.519
Yazılıma uygun tablo
Iqra yazılımnda kullanmak amacıyla çizelgeyi yazılıma uygun, 44 satır ve 6 sütunlu bir tablo haline getirdim. Aşağıdaki tabloda kullanılan kısaltmalar, söz konusu merkezleri simgeliyor:
M Medine, C Mekke, K Kûfe, B Basra, S Şam/Suriye (Şarkiyatçıların kullandığı kısaltma harfleri)
Tablonun her satırında ayet numarasına tıklayınca, ayet Iqra yazılımında gösterilir. Kelimenin okunuşuna tıklayınca, ayetin farklı kıraatleri Corpus Coranicum sitesinde açılır.
Mesela, tablonun ilk satırında, 2:116 ayetindeki veqâlû kelimesinin Şam mushafında vav olmadan yazıldığını görüyoruz. Bunun gibi, 9. satırdaki (6:63) encânâ kelimesi, Kûfe dışındaki 4 mushafta te ilavesiyle enceytenâ olarak yazılmış.
Topkapı Sarayı Müzesinde bir mushaf yaprağı Resimlere tıklayınca daha net görmek mümkün
"Allah'ın nimetiyle" anlamına gelen bini’metillah tamlaması Kitabımızda 10 kere geçiyor. Kelimenin iki farklı imlâsı var: kapalı Te ya da normal Te ile yazılabilir, anlamı değişmez. Özellikle Nahl suresi örneği önemli, çünkü ardarda iki ayette bir öyle bir böyle yazılmış ve fark bütün mushaflarda aynen korunmuş. Aynı sayfada birbirine çok yakın olduğu için "Kâtip tercihi" deyip geçmek kolay değil!
Diyanet mushafının 273. sayfasında geçen bu iki ayeti muhtelif web sayfalarından kopyaladım: Bütün görünüş farkına rağmen, açık Te ve kapalı Te ayrıntısının modern mushaflarda muhafaza edildiğini açıkça görebilirsiniz.
Nahl suresi: 71. ayette kapalı Te, 72. ayette normal Te Medine, Diyanet ve İran mushaflarından parçalar /2022/05/hakikaten-korunmus.html
Acaba erken dönem mushaflarda da öyle mi yazılmış? Genel kullanıma açılmış iki siteden birkaç örneğe bakalım. Bu vesile ile, erken dönem mushaflara erişim ve Kûfî yazıyı okuma tecrübesi kazanabiliriz.
1. Staatsbibliothek zu Berlin (Yaklaşık yıl: 750)
Aranan ayet 224. folyoda, çok net okunuyor. Söz konusu kelimeyi renkli kutular içinde, ayet ayıraçlarını mavi nokta ile gösterdim.
Faksimiledruck des Samarkand-Kodex -- 5956 Manuscripta Coranica, Berlin-Brandenburgische
2. Cambridge University Library (yıl: ~850)
Yüz sene sonra yazılan bu sayfayı okumak daha zor.
Cambridge University Library: MS Add. 1133 Manuscripta Coranica, Berlin-Brandenburgische
3. Cambridge University Library (yıl: ~1100)
Epeyce ileri bir dönem olduğundan alıştığımız mushaflara çok benziyor.
Cambridge University Library: MS Add. 1131 Manuscripta Coranica, Berlin-Brandenburgische
Cevap EVET, bu önemsiz görünen ayrıntı bile erken dönem mushaflarda korunmuş!
Başka bir kelime
Yıkarıdaki örneklerde geçen vallahu kelimesini başka bir mushaf sayfasında hemen tanıyoruz. Buradaki noktalar harfleri belirlemek için değil hareke yerine kullanılmış.
Bunları okumaya çalışalım, hem beyin cimnastiği hem de ibadet olur. En yukarıdaki mushaf resminde, söz konusu kelimeyi sağ alt köşede tanıyabilirsiniz. Tayyar Altıkulaç bu şekilde yazılmış 13 adet mushafı kelime kelime okuyup hatalarını bulmuş -- bu hatalar nedeniyle, hiçbirinin Hz Osman'ın 650 senesinde yazdırdığı mushaflar olmadığını söylüyor!
Yüce Kitâbımızın korunmuşluğu, 1976'da onu ilk defa ciddi okumaya başladığım zaman ilgimi çekmişti. 2004 sonunda açtığım bu blogun adında korunmuşluğu yansıttım, lakin ilk yazılar gençlere vaaz tadında idi, korunmuşluk hiç konu olmadı. 40 yıl boyunca, üstünde fazla düşünmeden kabul ettiğim bir söylem olarak kaldı: "Kitabımızın bir harfi bile değişmemiştir."
Uzaktan hatim ve bir hakikat
2016 Ramazan (Haziran) ayında, TV başında farklı bir hatim tamamladım: Mekke'den yayınlanan teravih namazını, elimdeki Diyanet mushafından kelime kelime takip ettim. Ramazan boyunca, namaz içinde okunanla yazılı metin arasında bir harf farkı çıkmadı. Nerdeyse her gece kıraat hatası yapıldı ve hemen geri dönüp düzeltildi. Belki çoğunluk bu hataları fark etmedi ama binlerce kişi hafızadan, bir o kadar da mushaftan takip eden küçük bir azınlığın duyduğu hatanın düzeltilmesi gerekiyordu.
2017 Ramazan ayında bu hatmi tekrarladım, bu sefer elimde Medine mushafı vardı. Burada edindiğim izlenimleri yazıya dökmüştüm:
600 sayfalık bir metnin 1400 sene boyunca tahriflerden korunmuş olması hakikaten olağan üstü... Bunu sağlayan belki de en önemli mekanizma, Kerim Kitab'ın her Ramazan'da baştan sona ayakta, teravih namazı içinde okunması. İslam dünyasının hemen her yerinde teravih namazı her gece bir cüz okuyarak hatim ile kılınır. Bir ay boyunca belki yüz bin camide milyonlarca insan aynı metni ayakta dinleyerek Allah'ı tazim ediyor, rüku ve secdelerle kulluklarını hatırlıyor. En küçük bir hata bu okuma sırasında düzeltiliyor.
Çok sayıda küçük imla farklarına rağmen, Medine'de ve İstanbul'da okunan sözlü metin aynı idi. Daha sonra, Tahran'da da aynı metnin okunduğunu web sayfalarında teyid ettim. Demek hakikaten "bütün İslam dünyası" aynı metni okuyordu. Hiçbir konuda anlaşamayan Arap, Acem ve Türk milletleri, Kur'ân metni konusunda tam bir mutabakat sağlamışlar.
Kûfî yazı -- noktasız ve harekesiz
İSAM'da bir sunum
Bir ay sonra İslam Araştırmaları Merkezi'nde, rahmetli Dekan Raşit Küçük Hocamızın davetlisi olarak, doktora öğrencilerine bir sunum yaptım: Kur'an Fihristi. Sunum biraz ilgi çekti ama bir tane bile yapıcı soru ya da yorum gelmedi. Şimdi geriye bakınca, o sunumda Ku'ran yazılımı için düşünebildiğim bütün özelliklerin üç yıl sonra Iqra yazılımında uygulandığını memnuniyetle görüyorum.
Sunumdan sonra, yan binada 29 Mayıs Üniversitesinde Rektör İbrahim Kafi Dönmez'e uğradım. Aklımdaki yazılım fikirlerini ilgiyle dinledi. Sonra konu "uzaktan hatim" gözlemine gelince, Dr Tayyar Altıkulaç'ı okumamı tavsiye etti. "Eski mushafları inceledi ve aralarındaki farkları bularak yayınladı." Mushaflar arasında fark mı vardı? Nasıl olur? Hocaya içerledim doğrusu!
Altıkulaç konuşuyor -- hayal kırıklığı
2021 başında, aşağıda tanıtımı olan konuşmayı dinledim. Pandeminin ortasına denk geldiği için evden izlediğim bu konuşma benim için tam bir hayal kırıklığı oldu, Altıkulaç'a da içerledim! Hocanın benden en az 30 yıl ileride olduğunu, hayatını Kitâbın korunmuşluğuna adadığını çok sonra öğrenecektim!
22 Ocak 2021 Zoom Konferansı FSMVÜ İslam Sanatları Merkezi
Altıkulaç, "Erken dönem" (hicretten sonraki 130 yıl) mushaflardan birkaç tanesini incelediğini ve hepsinin Hz Osman'dan sonra yazıldığını söyledi. Nasıl olur, Topkapı Sarayındaki kanlı mushaf bizzat onun el yazısı değil miydi? Değilmiş...
Daha fazlasını da söyledi: "Hz Osman'ın aslından çoğaltarak 5 önemli merkeze gönderdiği mushaflar arasında 44 adet harf farkı olduğu eskiden beri biliniyor." Hani bir harfi bile değişmemişti? Değişmemiş ama farklar varmış. Nasıl olur?
Konuşma bitmeden Zoom üstünden öfkeli bir soru yönelttim:
Farklı nüshalar varsa nasıl olmuş da Medine'de ve İstanbul'da aynı şekilde okunuyor? Her konuda ihtilafa düşen ümmet mushafta nasıl anlaşmış?
Bunun yanlış bir soru olduğunu ancak dün fark ettim!
Eski rektörümüz Zafer Gül daha gerçekçi bir yaklaşımla, konuşma sırasında aldığı notları özetledi:
Üstüne tıklayınca mektup daha net okunabilir
SEKAM'da bir sunum
Bu sırada Iqra yazılımını epeyce geliştirmiş ve korunmuşluk örneklerini bulmak için kullanmaya başlamıştım. Sosyal Ekonomik ve Kültürel Araştırmalar Merkezi başkanı Burhanettin Can bu konuda bir sunum istedi. Sunum 2022 Mart ayında gerçekleşti: Korunmuş Kitap
Sebebi hakkında en küçük bir yorum yapmaksızın, ufacık ayrıntıların bile mushaflarda korunduğunu örneklerle anlattım. Mesela Lafza-i celal ile birlikte olan 3 besmelede elif gizleniyor, rabb kelimesi ile birlikte olan 4 ayette elif yazılıyor. Bütün mushaflarda bu ayrıntı korunmuş.
Sunumu gönderdiğim İbrahim Kafi Dönmez, telefonla aradı ve 5 sene önceki tavsiyesini tekrarladı: "Altıkulaç'ın çalışmalarını okumalısınız."
Bir kitap: Mesâhif-i Kadîme
2024 yaz aylarında Altıkulaç'ın baş eseri Mesâhif-i Kadîme'yi okuyunca imla meselesini biraz anladım: Kur'ân-ı Kerîm çok sayıda farklı şekillerde okunabiliyor ve ilk mushafların imlasındaki küçük farklar kaydedilmiş. Esas olarak sözle nakledildiği için, kıraat farkları bütün ayrıntıları ile bilinmekte, lakin imla farklarında belirsizlik var. Çünkü Kur'an hafızalarda korunmuş ama Osmanî mushaflar korunmamış.
Kıraat ve imla farklarını anlayınca, yazılıma iki sayfa ekledim. Bu sayfalarda, ilgili ayetler Iqra yazılımda gösterilir ya da farklı kıraatleri Corpus Coranicum sitesinde açılır.
Kitabın ulaştığı sonucu yazılı ve sözlü olarak kaydedelim:
Kitabın önemli sonucu 27. sayfada
Altay Cem Meriç bu sonucu okuyor
Dikkatli bir okuyucu şunu sorabilir: "Bir harfi bile değişmemiş diyordunuz, şimdi 44 harf farkı nereden çıktı?" Bu sorunun güzel bir cevabı var:
Parlak bir mucize
Kitabımızda birkaç yüz kelimenin farklı kıraatleri olduğunu öteden beri biliyordum. 40 kadar kelimenin imlâsında harf farkları da olduğunu bu vesile ile öğrendim. Bu durumda Kuran'ın korunmuşluğu, hiç fark olmamasından daha parlak bir mucize haline geldi, çünkü asıl metin kıraat farkları ile korunmuş. Ayrıca, Hz Osman devrinde yaygın olan kıraat ve imla farkları, mushaf baskısının halka indiği 20. yüzyılda pratik olarak ortadan kalkmış. Dünyanın ezici bir çoğunluğunda, Asım/Hafs kıraatini esas alan, tamamen aynı okunan iki farklı imla var. Mushafların devlet kontrolünde basıldığı ülkelerde bundan farklı bir mushaf bulamazsınız!
Başka bir deyişle, korunmuşluğa ne zaman baktığınız önem kazanıyor. Hz Osman zamanında, kıraatte büyük bir varyasyon olduğu biliniyor. 20. yüzyılın sonunda fiilen bir tek mushaf ve sadece iki kıraat kalmış. Zaman içinde doğal olarak farkların artması beklenirken, yalnız bir ya da iki kıraatin dünyayı kaplaması insan eliyle mümkün görünmüyor. Asıl mucize bu bence... Bize öğretildiği gibi, "bir harfi bile değişmemiş" olsaydı yine şaşılacak bir durum olurdu. Bu kadar farka rağmen, asrımıza bir tek metnin yaygın olarak ulaşması hakikaten olağan dışı, hârikulâde!
Yeni yüzyılda, bilgi teknolojilerinin yaygınlaşması ile durum tekrar eskiye dönebilir. Bazı web sitelerinde şimdiden farklı kıraatler için alternatif mushaflar üretildiğini görüyorum. Bu değişim, "tek mushaf" hakikatini yavaş yavaş silebilir gibi görünüyor...
Amman'da bir kitapçıda bütün kıraatların ayrı mushafı var! Hepsi 2010 sonrası -- daha önce farklı bir mushaf bulamazdık
Teşekkür
Hayatını Kitabımıza adayan Tayyar Altıkulaç'a,
Doğru yere yönlendiren İbrahim Kafi Dönmez'e,
FSMVÜ'de konuşmayı düzenleyen Betül Bilgin'e,
Kıraat farklarını gösteren Selçuk İdrisoğlu'na
gönülden teşekkürler...
Özet -- 1 Ekim 2024
Kuran-ı Kerim bütün kıraat farklarıyla birlikte korunmuştur; surelerin, ayetlerin, kelimelerin dizilişinde hiçbir farklılık yoktur. Bazı kelimelerin okunuşunda hareke ya da harf farkı olabilir. Kıraat farkları hafızalarda, harf farkları Osmanî mushaflarda kaydedilmiştir. https://okuyun.github.io/Kuran/#d=korunmus