vemen ya'şu 'an zikrir-rahmâni
 43:36 kim Rahman'ın zikrine körlük ederse
 nuqayyid lehû şeytânen fehuve lehû qarîn
 ona bir şeytan bağlarız, artık ona yakın olur
 veinnehum leyesuddûnehum 'anis-sebîli
 37. şüphesiz onlar bunları yoldan çıkarırlar
 veyahsebûne ennehum muhtedûn
 bunlar da doğru yolda olduklarını sanırlar
 hattâ izâ câenâ qâle yâ leyte
 38. sonunda Bize gelince "yazık!" der 
 beynî vebeyneke bu'del-meşriqayni
 "keşke aramızda iki doğu arasındaki kadar uzaklık olsaydı"
 febi-sel-qarîn
 ne kötü bir arkadaş
Önce kul, Rahman'ın zikrine körlük ediyor.
Ayetleri, emirleri, yasakları görmezlikten geliyor.
Ona bir şeytan veriliyor, iyice yakın bir arkadaş oluyor.
Yavaş yavaş yoldan çıkartıyor, hiç farkettirmeden.
Kul hâlâ körlük ediyor, doğru yoldayım sanıyor.
Aslında şeytanın yaptırım gücü yok ki.
Sadece çağırıyor, ayartıyor, unutturuyor.
Hesap günü,
herkesin O'nun önüne çıktığı gün,
amellerin tartıldığı, sırların kalktığı gün,
şeytanlarla rehberler ayrılıyor,
iyi ve kötü arkadaş anlaşılıyor.
Ayette geçen "meşriqayn" iki doğu anlamında.
Güneşin yazın ve kışın doğduğu iki yer.
Rahman suresinde geçer:
rabbul-meşriqayni verabbul-magribeyn 
 17. O, iki doğunun Rabbidir, iki batının Rabbidir.
"bu'del-meşriqayn" çok çok uzağı anlatan veciz bir ifade.