Pazartesi, Nisan 01, 2024

Kur'an bir, mushaf çok

"Mushaflarda İmlâ Problemi" konusu altında bahsedilen sorunu takdir edebilmek için, mushaf kelimesini doğru anlamak lazım. Türkçede Kur'an ile neredeyse eş-anlamlı kullanılan bu kelimenin, diğerinden ne farkı var? Cevap kolay: Kur'an bir, mushaf çok. Kur'an özel isim, çoğulu yok, iyelik eki almaz, "Hz Osman'ın Kuran'ları" derseniz iki kere yanlış olur. Mushaf ise cins isim, çoğulu var, her türlü eki kabul eder, "Hz Osman'ın mushafları" diyebilirsiniz. (Benzeri bir tanım: Allah bir, rabler çok)

Kur'an esas olarak sözlü bir mesajdır, Melek'ten Nebi'ye 23 yıl içinde kulaktan aktarılmıştır. Hz Musa'nın Tur dağında aldığı levhalara benzemez. Bu nedenle Kur'an yazılmaz, okunur! Okunuşunda bir miktar çeşitliliğe izin verilmiştir:
Yedi harfle ilgili ... hadislerin sayısının kırk altı olduğunu ve bunlardan otuz dört tanesinin herhangi bir tenkide tâbi tutulmayacak derecede sahih olduğunu ortaya koymuştur. Bu da gösteriyor ki yedi harfle ilgili hadislerin çoğu muteber hadis kaynaklarında yer alan sağlam rivayetlerdir ve bunların hepsinde ortak olarak zikredilen “Kur’an yedi harf üzere nâzil olmuştur, ondan kolayınıza geleni okuyunuz” ifadesi tevâtür derecesine ulaşmıştır. (M Demirci)


Yedi Kıraat, Altı Kalem

Hicretten 3 asır sonra 900'lü yıllarda, Abbasi İslam devletinin merkezi olan Bağdat'ta iki önemli tasnif çalışması yapıldı: Birisi Kurân'ın okunuşu, diğeri yazılışı hakkında.
  • İbn Mücâhid, belli başlı beş merkezden (Mekke, Medine, Basra, Kûfe, Dımaşk) seçtiği yedi imamın kıraatini ilk defa bir araya getirerek Kitâbü’s-Sebʿa fi’l-ḳırâʾât (Yedi Kıraat) adlı eserini yazmıştır. (T Altıkulaç) 
    islamansiklopedisi.org.tr/kitabus-seba
    (Bu kitabın adı, yukarıda geçen "Yedi harf" hadisine benzediği eleştirilmiş. Muteber kıraatlerin sayısı 7 ile sınırlı değil. Daha sonra bu sayı 10 olarak kabul gördü.)

  • İbn Mukle ile, hat sanatı tarihinde yeni bir devir açıldı.  ... seleflerinin üç asırlık arayış ve tecrübeler sayesinde zevk ve sezişleriyle elde ettikleri şekillerin nizamını ve aralarındaki nisbetleri belli kaidelere bağlayan bir usul ortaya koydu. (N Çetin) 
    islamansiklopedisi.org.tr/aklam-i-sitte
    (Başarılı bir hattat olan bu genç adam, daha sonra üç farklı sultanın hırslı veziri olarak tarihe geçti ve ömrünün sonu iyi bitmedi.)
Yedi Kıraat kitabında farklı okuyuş şekilleri senetleriyle bir araya getirildi ve bunlara uymayan kıraatler devlet otoritesiyle yasaklandı. Farklı okumakta israr edenlere hapis ve kırbaç cezası uygulandı. 11 asır sonra geriye bakınca, mushaflarda birliği sağlamanın acılı ve zorlu bir süreç olduğunu görüyoruz. Altı Kalem kitabı ise bugün "font" diye anladığımız yazı şekilleri. İşin sanat kısmı olduğundan yazı şekillerinde bir yaptırım söz konusu olmadı.
Aynı devre bakınca (biraz da hayretle) gözlenen diğer husus, imlâda hiçbir çeşitlilik olmadığı! Farklı imlâlar olsaydı, o konuda da bir kitap yazılırdı, ama yok. Çünkü mezhep imamları, "Hz Osman mushafına muhalefetin haram olduğunu" açıkça bildirmişler!


Günümüzde Mushaflar

Yaptığım araştırmalar sonunda, bugün dünyada yaygın kullanılan sadece iki farklı imlâ buldum:
  • Medine Mushafı: 1924'de Kahire'de basılan mushafın, dünyanın büyük çoğunluğunda kullanılan imlâsı
  • Aliyyülkari (Alî el-Kārî) tarafından 1587'de yazılan mushafın, ülkemizde kullanılan imlâsı
İki imlâ arasındaki farklar, anlam şöyle dursun, okuyuşu bile etkilemiyor. Bilgisayarla yaptığım çalışmada sessiz harfleri tamamen aynı buldum. Elif, vav, yâ harflerinde okunuşu değiştirmeyen ufak farklar var. Aliyyülkari, bazı hemzeleri ve okunmayan elifleri kaldırarak okumayı kolaylaştırmış, lakin metnin uluslar üstü özelliğini göz ardı etmiş.

Bu konuya ömrünü veren Tayyar Altıkulaç, "Resm-i Osmani'ye en yakın imlânın Medine mushafı olduğunu" ve imlâda birlik sağlanacaksa diğerlerinden vaz geçmek gerektiğini söylüyor. Ülkemizde Aliyyülkari imlâsı yaygın olsa da, basılan mushaflar onun yazısı değil. Yaklaşık 300 yıl sonra yazılmış Kayışzâde Hâfız Osman hattı. Son yıllarda adı "Hâfız Osman" olan bir çok baskının aslında bilgisayar çıktısı olduğu da bir gerçek... 

Yine hayret uyandıran başka bir gözlem: Söz konusu iki tür mushafın sayfa düzenleri (son cüz hariç) tamamen aynı! "Berkenar" denilen bu düzen başka bir hattatın icadı:
Hasan Rızâ Efendi asıl şöhretini basılmak üzere yazdığı “âyet-berkenar” mushafla kazanmıştır. ...hıfza çalışanlara kolaylık sağlamak üzere, âyetlerin sayfa başında başlayıp sonunda bitecek şekilde düzenlendiği ve her sayfasını on beş satır olarak yazdığı bu mushaf 1884'den itibaren birçok defa basılmış...
islamansiklopedisi.org.tr/hasan-riza-efendi-haci

Mushaflar konusunda iki özet:
Halife Osman zamanında yazılıp belli başlı merkezlere gönderilen Kur’an nüshaları “mesâhif-i Osmâniyye” olarak tanınmıştır. ... Hz. Osman sonrası mushaf yazımlarında onun mushaflarının imlâsına uyulup uyulmayacağı ve yazıda meydana gelecek gelişmelerin mushaf yazısına yansıtılıp yansıtılmayacağı konusu tartışılmışsa da pratikte genel olarak resm-i Osmânî’ye bağlı kalınmıştır. (M E Maşalı)
Yazı biraz uzun ve fazla teknik. Daha güzel ve akıcı bir anlatımı, şurada bulabilirsiniz:
Elbette ki Kur'an'ın kudsiyyeti en güzel şekilde yazmayı ve basmayı gerektiriyor ama, eserime bakanlardan istirhamım; yazı, baskı, motif; cilt özelliklerine gereğinden fazla bakmamaları, baktıklarımn Kur'an olduğunu düşünmeleri, Kur'an'ın Allah'ın kelamı olduğunu bilerek imanlarını Kur'an'la her an tazelemeleridir. (hattat M Demirel)
Bu yazı da kısa değil, ama rahatça dinlenen bir konuşma metni.


(Bu sayfa 2024 Ramazan ayında çalıştığım konuların en önemlisi, diğer konular şurada)