Pazartesi, Mart 21, 2005

Baharın ilk günü

Önce mimoza ve bademler açmıştı, karlar içinde.
Sonra erikler baharın habercisi oldular.
Yüzlerce ağaç, her birinde binlerce çiçek.
Her çiçekte bir âlem..
Ve işte bahar geldi, âniden.

Hani bir sonbahar akşamı, ihtiyar mahallesinden
köhne dünyayı seyredip kat kat hüzünlenen yaşlı
şair vardı, ondaki beka arzusunu görüp dertlenmiştik:

> Öncelikle, günün bitişine, akşam oluşuna üzülüyor.
> Sonra, yazın tükenmesinden hüzünlü, ağlıyor gibi.
> Ama esas kaygı, açıkça söylemiş, ömrün sonu.

O gün bitip akşam olduysa, gene sabahı geldi.
O güz bitip kış olduysa, gene baharı geldi.
Senin benim ömrümüz bittiyse, başkaları gelir.
Bu eskimiş bina da bir gün yıkılır, yenisi yapılır.
Bu şehir, bu devlet, bu dünya da öyle.

Korkma şair, üzülme!
Bir tek güneşle sabahı ve baharı getiren
bir tek sûr ile seni de beni de getirir
her istediğimizi fazlasıyla verir
gene de mülkünden birşey eksilmez.

Kork şair, tasalan!
Geri gelmekle iş bitmiyor.
Hesap var, eyvah!
Defterim boşsa, terazim hafifse
beni kim kurtaracak?

Allah'ın rahmetinin eserleri
Ne kadar mühim bir şey, Allah'ın rahmetinin eserlerine bakmak...
İbret almak... Onlar üstüne düşünmek:

30:50 fenzur ilâ âsâri rahmetillâh
bak, Allah'ın rahmetinin eserlerine
keyfe yuhyil-arda ba'de mevtihâ
nasıl canlandırıyor yeri, ölümünden sonra
inne zâlike lemuhyil-mevtâ
şüphesiz ki O, ölüleri de diriltecektir
vehuve 'alâ kulli şeyin qadîr
O her şeye kadirdir.

Bahar yeni gelin gibi
Yunus'a kulak verelim:

Bir nice kişilerin gaflet gözün bağlamış
Hak yoluna der isen bir yufkaya kıyamaz
Bu dünya bir gelindir yeşil kızıl donanmış
Kişi yeni geline baka baka doyamaz

Herşey Yunus'a ayna olmuş, herşey ona O'nun rahmetinden eserler gösteriyor... Ne güzel.

Kimi şiirler, temsiller vardır, insanların dünyaya sıkı sıkıya bağlanışlarını ve aldanışlarını tasvir için onu "uzaktan süslü görünen ama yakınına varınca çirkinliği, huysuzluğu, yaşlılığı anlaşılan bir âcuze"ye benzetirler. Yunus'un burada duruşu ise ne kadar farklı. Ne kadar arı, ne kadar duru, ne kadar âşık bir bakış. Aşk ile bakış...

Dünyada ne varsa ancak Yunus'a O'nu hatırlatıyor. Yeşil, kızıl donanmış, gelin gibi dünya, o da güzelliklerden mest olmuş, hayran hayran bakıyor. Bakmaya doyamıyor.. Ne güzel...

Çiçeklenmiş ağaçlar bana ne söylüyor?
Bahar

Önce haşr...

"Biz ölüydük dirildik, siz de ölecek ve dirileceksiniz."

O, her canlıya ölümü tattıran...
O, her canlıya can veren...
O, yarattıklarını yok edip, sonra tekrar diriltecek olan...
O, Zâtıyla ezelî ve ebedî bir hayat ile diri. O, Hayy.

Sonra, tezyinat...

"Bizim güzelliğimiz bozulmamış fıtratımızdan, ya sizin yitirdikleriniz?"

O, ne yaparsa güzel yapan...
O, ihsanı bol olan...
O, varlıklara birbirinden güzel ve farklı sûretler veren...
O, Zâtıyla en güzel. O, Cemîl.

Sonra, ikrâm...

"Bunlar bizim binbir çeşit ikrâmımız olacak, ya sizin hayatınızın meyveleri?"

O, her çeşit rızkı yaratan...
O, keremi sınırsız olan...
O, karşılıksız veren...
O, Zâtıyla şerefli, ni'meti, ihsânı sonsuz olan. O, Kerîm.

Sonra, o suhulet...

O, herşeyi kolayca yaratan, sonsuz kudret sâhibi.

Ve, kupkuru dalları şenliğe çevirirken "Zul-celâli vel-ikrâm" dedirten...

O, celâlden ikrâma geçiren...

Subhanallah!

Ağaçların yüklendiği vazife de elbette... Belli bir olgunluğa ulaşır ulaşmaz her sene ama her sene meyve veriş... Bazen dalları kırılana dek... Tâ kuruyup, ömürlerini tamamlayana dek... Zikirleri kesilene dek... O'nun emrinden asla çıkmayış...

O'nun âyetlerinden birer âyet olup, O'nu arayanlara O'ndan izleri biteviye sergileyiş...

O'na âyine oluş...

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home