Cuma, Temmuz 29, 2005

İçler Dış Olsa

Eyyub Nebi'nin meşhur duası:
veeyyûbe iz nâdâ rabbehû ennî messeniyed-durru
21:83 Eyyub da: "başıma bir bela geldi" diye Rabbine nida etmişti
veente erhamur-râhimîn
"merhametlilerin merhametlisi Sen'sin"

iz: olduğu zaman nâdâ: nida etti ennî: ben (tekidli)
messe: dokundu, temas etti messeniy: bana dokundu
durr: zarar, dert, bela

İkinci Lem'a şöyle başlıyor:
Sabır kahramanı Hazret-i Eyyub Aleyhisselâm'ın şu münâcâtı, hem mücerreb, hem te'sirlidir. Fakat âyetten iktibas suretinde bizler münâcâtımızda "rabbi innî messeniyed-durru veente erhamur-râhimîn" demeliyiz.

münâcât: necat duası, yalvarış
mücerreb: tecrübe edilmiş, denenmiş
[ennî ve innî aynı anlamda, ilk kelimede fazladan bağlaç olan en var]

vezkur 'abdenâ eyyûbe iz nâdâ rabbehû
38:41 kulumuz Eyyub'u da an, Rabbine nida etmişti:
ennî messeniyeş-şeytânu binusbin ve'azâb
"Doğrusu şeytan bana yorgunluk ve azap verdi"
urkud biriclike hâzâ mugteselun bâridun veşerâb
38:42 ayağını yere vur, işte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su

vezkur: an, hatırla 'abdenâ: kulumuz
nusb: yorgunluk, dert 'azâb: azap, eziyet
urkud: vur ricl: ayak biriclike: ayağınla
mugtesel: yıkanacak bârid: serin şerâb: içilecek

Olay çok açık: bir kişinin başına musibetler yağıyor, o sabrediyor.
Ayak sebep oluyor, su geliyor; su sebep oluyor, hastalık gidiyor.
Bakalım hikmet çeşmelerimiz ne ders veriyor:

"Hazret-i Eyyüb Aleyhisselâm'ın zahirî yara hastalıklarının mukabili bizim bâtınî ve ruhî ve kalbî hastalıklarımız vardır. İç dışa, dış içe bir çevrilsek, Hazret-i Eyyüb'den daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz... O münacat-ı Eyyübiyeye, o Hazretten bin defa daha ziyade muhtacız."
(İkinci Lem'a)

Mevlânâ, hayatı günah içinde geçmiş bir çalgıcının pişmanlıkla tevbesini anlatıyor. Tevbenin etkisini bal denizine, onu da Eyyub Nebi'nin şifalı suyuna benzetiyor:

murg-i âbî garq-i deryâ-yî 'asel
ayn-i eyyûbî şerâb-î mugtesel
(Mesnevi I/2096)

murg: kuş âb: su murg-i âb: su kuşu, ördek 'asel: bal

(çalgıcı) bal denizine gark olmuş ördek (gibi)
aynı Eyyub'un yıkanacak ve içilecek (suyu gibi)